Kristina Beanland’a göre Kapadokya’ya ayak basan biri, kendini adeta başka bir gezegende hissediyor. Milyonlarca yıl önce yaşanan volkanik patlamaların ardından oluşan bu coğrafya, vadilerle süslenmiş peri bacaları, antik mağara yerleşimleri ve büyüleyici kaya oluşumlarıyla ziyaretçilerine eşsiz bir atmosfer sunuyor.
Tarihi MÖ 7. yüzyıla kadar uzanan yer altı şehirleri, yüzlerce yıllık kiliseler ve terk edilmiş mağara evler, bölgenin kültürel mirasını gözler önüne seriyor. Beanland, bu eşsiz coğrafyanın her köşesinde hikâye yattığını vurguluyor.
BALONLARIN ARDINDAKİ GERÇEK: GÖRÜNDÜĞÜNDEN DAHA ETKİLEYİCİ
Sosyal medyada sıkça rastlanan o ikonik sahneler, Beanland’ın deyimiyle “alternatif bir gerçeklik gibi.” Sabahın ilk ışıklarıyla gökyüzüne yükselen 150’ye yakın sıcak hava balonu, manzaraya neredeyse gerçeküstü bir güzellik katıyor.
Ancak bu deneyim, yalnızca bir balon seferine binmekle sınırlı değil. Yerden izlemek bile başlı başına bir gösteriye dönüşüyor. “Bir kar küresinin içindeymişsiniz gibi, ama kar taneleri yerine balonlar var” diye yazıyor Beanland.
Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında yapılan ziyaretlerde kalabalıkların daha az olduğunu belirten yazar, bu sayede daha kişisel ve sakin bir deneyim yaşanabileceğini aktarıyor.

ARGOS IN CAPPADOCIA: LÜKS, TARİHLE BULUŞUYOR
Kristina Beanland’ın konakladığı Argos in Cappadocia, Uçhisar köyünün eteklerinde, Güvercinlik Vadisi’ne nazır taş mimarisiyle dikkat çekiyor. Otelin yer altı geçitlerinden şarap mahzenine, ısıtmalı açık havuzdan mağara içi SPA’sına kadar her detayı özenle düşünülmüş.
Nahita isimli restoranında sunulan Türk mutfağı, ev yapımı mantı ve yöresel yağlama gibi tatlarla hem otel misafirlerinin hem de dışarıdan gelen turistlerin beğenisini kazanıyor. Daha rahat bir atmosfer arayanlar içinse otelin bir diğer restoranı Seki, uluslararası menüsüyle öne çıkıyor.

KAPADOKYA YALNIZCA BALONDAN İBARET DEĞİL
Bölge sadece sıcak hava balonlarından ibaret değil. Kapadokya’nın sunduğu kırmızı, yeşil ve mavi rotalar, kültür, tarih ve doğa temalı gezilerle bölgenin derinliklerine inmeyi mümkün kılıyor. Kristina Beanland, kırmızı rotayı tercih ederek Uçhisar Kalesi, Zelve Açık Hava Müzesi ve Paşabağı gibi simgesel noktaları ziyaret etmiş. Özellikle 5. yüzyılda inşa edilen kayalara oyulmuş kiliseler ve terkedilmiş köyler, geçmişin izlerini bugüne taşıyor.
Metro.co.uk’un ‘I saw ‘legendary’ Cappadocia without huge crowds – here’s how’ başlıklı haberinden derlenmiştir.