Yazın bitişiyle birlikte İstanbul başka bir kimliğe bürünüyor. Sıcak sokakların yerini serin esintiler alıyor, ağaçların sararan yaprakları ayaklarımızın altına seriliyor. Sonbahar, yavaşlamanın, nefes almanın ve yürüyerek keşfetmenin mevsimi…
Üstelik şehir içinde doğaya kaçmadan da bu huzuru bulmak mümkün. İstanbul’un kalbinde, şehrin içinde ama gürültüsünden uzak; yürürken hem manzaraya hem geçmişe hem de kendinize yaklaşacağınız yerler listemizde…
EN ÖZEL ROTA: TARİHİ YARIMADA
İstanbul’da yürürken bir yandan tarihle iç içe olmayı kim istemez? Sonbaharda sararan ağaçların gölgesinde Sultanahmet’ten başlayan bu rota, tarihe adım atmak isteyenler için birebir. Sırasıyla III. Ahmet Çeşmesi, Topkapı Sarayı avluları, Ayasofya ve Hipodrom alanı…
Hepsi bir yürüyüş mesafesinde. Üstelik yaprakların arasında yürürken hem eşsiz fotoğraflar çekebilir hem de İstanbul’un geçmişine tanıklık edebilirsiniz. Bir de yağmur varsa çok daha keyif alacağınız kesin. Yürüyüş sonunda Caferağa Medresesi’nde bir kahve molası da kaçmaz.
BOĞAZ HATTI: YENİKÖY’DEN BÜYÜKDERE’YE
Boğaz hattında yürüyüş yapmak her mevsim güzel ama sonbaharda ayrı bir tat veriyor. Hafif serinlik, deniz kokusu, martı sesleri ve rüzgârda savrulan yapraklarla yürümek adeta bir terapi gibi… Bu rota Yeniköy’den başlayıp Büyükdere İskelesi’ne kadar uzanıyor. Yol boyunca ağaçlar arasından süzülen Boğaz manzarası eşliğinde, şehrin karmaşasından uzaklaşmak mümkün. Rota sonunda simit çay keyfi ise ayrı güzel.

FİLM SETİ GİBİ: KUZGUNCUK
İstanbul’un hem en sakin hem de en büyüleyici semtlerinden biri Kuzguncuk. Adım attığınız anda bir film setine girmiş gibi hissediyorsunuz. Edebiyata, sinemaya, dizilere konu olan bu semtin atmosferi sonbaharda daha da etkileyici. Ana cadde İcadiye’de yürümek çok keyifli.

Bu cadde üzerinde kahve molası verebileceğiniz birçok kafe var. Bu rotada asla geçmemeniz gerekn sokak ise Uryanizade. Renkli evleriyle bilinen bu sokak harika bir fotoğraf arka planı sunuyor. Bir diğeri de Simitçi Tahir Sokağı… Tabii Meşhur Perihan Abla dizisinin çekildiği sokağa uğramadan da olmaz. Diziye aşina olun ya da olmayın, o sokakta yürümek bile sizi bambaşka bir İstanbul’a götürüyor.
RENGÂRENK: BALAT
Renkli evler, taş sokaklar, sonbahar yaprakları ve sessizce size eşlik eden bir tarih… Balat, son yıllarda yürüyüş ve keşif tutkunlarının gözdesi. Özellikle sonbaharda, hafif serinleyen havada Balat sokaklarını adımlamak, rengârenk evlerin önünde fotoğraflar çekmek ve tarihi yapıları görmek büyük bir keyif. Yıldırım ve Vodina Caddesi, Merdivenli Yokuş, Sancaktar Yokuşu… Her biri sonbaharın sunduğu görsellikle bir başka güzel.
ŞEHRİN ORTASINDA VAHA: MAÇKA DEMOKRASİ PARKI
Burası şehrin ortasında adeta bir vaha… Parkın içindeki yaşlı çınarlar ve sonbaharda sararan yapraklar eşliğinde yapacağınız yürüyüş, size hem fiziksel hem de zihinsel bir rahatlama sağlayacak. Burada 6-7 kilometrelik bir yürüyüş parkuru bulunuyor. Aynı yollardan değil, her seferinde farklı bir patikadan geçerek yürümek, parkuru sıkıcı olmaktan çıkarıyor.