Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu: “Deprem gerçeğini deprem korkusu ile değil deprem bilinci ile yenebiliriz”
Türkiye İMSAD’ın düzenlediği 62’nci Gündem Buluşmaları “Değişmeyen Gündem: Deprem ve Ekonomi” başlığı altında düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, depremin yalnızca bir inşaat meselesi olmadığını ve toplumsal bilinç geliştirilerek yapıların dirençli hale geleceğini vurguladı. Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alper İlki yönetmeliklere uygun yapılan binaların geçmiş depremlerde yıkılmadığının altını çizdi. Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel ise konut ihtiyacını oluşturan etmenlere ve deprem bölgesindeki harcamalara dair sunum yaptı.
Türkiye İMSAD (Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) tarafından 62’nci kez düzenlenen Gündem Buluşmaları; Demirdöküm’ün katkılarıyla 1 Temmuz 2025 Salı günü Fairmont Quasar İstanbul’da gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu’nun yaptığı toplantı, inşaat malzemesi sanayicileri, iş dünyasından isimler ve sektör profesyonelleri tarafından ilgiyle takip edildi. ‘’Değişmeyen Gündem: Deprem ve Ekonomi’’ başlığı altında gerçekleşen toplantının moderatörlüğünü Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan üstlenirken Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alper İlki ve Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel konuşmacı olarak yer aldı.
“Deprem erteleyeceğimiz bir konu değildir”
Deprem konusunun Türkiye’nin değişmez ana gündem maddelerinden biri olması gerektiğinin altını çizen Tayfun Küçükoğlu, şöyle konuştu: “İnsanlık tarihine büyük izler bırakan Anadolu, aynı zamanda depremlerin de ev sahibidir. 16 bin yıllık tarih boyunca değişmeyen ve gelecekte de değişmeyecek olan yegane gerçek depremdir. Bu sebeple deprem erteleyeceğimiz bir konu değildir. Toplum olarak her deprem felaketi sonrası tüm dünyaya örnek olan bir dayanışma sergiliyoruz. Fakat her türlü korkuyu yenmeye muktedir bir toplumuz. Gündem değişiyor ve bir süre sonra deprem korkumuzu da yeniyoruz. Maalesef korkumuz geçtikten sonra da deprem zamanı yapmayı planladığımız işleri erteliyoruz.’’
‘’Her vatandaşımız sorumluluk almalı’’
Yaklaşık 20 milyon insanın deprem riskli binalarda yaşadığını belirten Küçükoğlu, ‘’İnşaat malzemesi sanayimiz Türkiye’nin yeniden yapılanma ihtiyacını karşılayacak yeterliliğe sahiptir. Fakat depreme karşı hazır olmak yalnızca bir inşaat meselesi değildir, zihniyet meselesidir. Her vatandaşımızın sorumluluk alması gerekiyor. Örneğin; ülkemiz enerji verimliliği alanında da büyük gelişme gösterdi. Bu başarımız istediğimizde her şeyin üstesinden gelebileceğimizi ispat ediyor. Deprem; coğrafyamızın kaderidir ama yıkım değildir. Kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapmalı ve bu planlara eksiksiz uymalıyız. Sonuç olarak; kolektif bilincimiz ve dayanışma kültürümüz ile geleceğimizi kazanabiliriz’’ dedi.
‘’Depremi her işin başına yazmamız gerekiyor’’
Toplantıda Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan, ‘’Deprem; ekonomiye ve diğer gündemlere bağlı olarak gelişmiyor. Ama gerçekleştiği zaman her durumu etkiliyor. Bu sebeple de her işin başına deprem konusunu yazmamız gerekiyor’’ diye konuştu.
‘’Güçlendirme ekonomik ve sürdürülebilir bir çözümdür’’
Güçlendirme ve hasar tespiti yönetmelikleri ile deprem mevzuatındaki güncel gelişmeler hakkında bilgi veren Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Alper İlki, ‘’Ülkemizde son 100 yılda 7 ve üzeri büyüklerde 16 deprem meydana geldi. Bu sayı da depremin görmezden gelinemez bir gerçek olduğunu gösteriyor. 2023 yılındaki büyük depremler sonrası 50 bine yakın yurttaşımızı kaybettik ve yaklaşık 104 milyar dolar da ekonomik kayıp yaşadık. Bu durumdan ders çıkararak acil adımlar atmamız gerekiyor. Türkiye’nin en büyük metropol şehri İstanbul büyük deprem riski barındırıyor ve daha çok kısa bir süre önce deprem atlattık. İstanbul’daki temel sorun 2000 yılı öncesinde inşa edilen yapı stoku. Yaklaşık 36 milyar dolarlık bir kaynak ayırdığımızda olası bir depremde İstanbul’da can kaybını en aza indirebiliriz. Ayrıca, ülkemizde depreme karşı yeni yönetmelik çalışmaları da yürütülüyor. Önceki depremlerden edindiğimiz tecrübe gösteriyor ki yönetmeliklere uygun biçimde inşa edilen binalar depremden en az ölçüde etkileniyor ve yıkılmıyor. Öte yandan, doğru güçlendirilen yapılar da iyi performans gösteriyor. Ekonomik ve basit önlemlerle depremin olasını zararlarını en aza indirebiliriz. Bu noktada, güçlendirme çalışmaları da hızlı, ekonomik ve çevreye duyarlı sürdürülebilir bir çözüm olma özelliği taşıyor’’ ifadelerini kullandı.
“Deprem bölgesi için 1,5 trilyon Türk Lirası inşaat harcaması yapıldı”
İnşaat sanayisini etkileyen dinamiklere dair Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, şunları söyledi: ‘’İnşaat malzemesi sanayisi; konut ve konut dışı bina inşaatları, kentsel dönüşüm projeleri, deprem sonrası yeniden yapılanma, altyapı yatırımları, yenileme pazarı ile ihracat faaliyetleriyle şekilleniyor. Konut talebini etkileyen faktörleri ise nüfus ve demografik gelişmeler, yurt içi ve yurt dışı göç hareketleri, eskiyen yapı stokunun yenilenmesi, artan yabancı talebi, yatırım amacıyla yapılan alımlar ve ikincil konut ihtiyacı oluşturuyor. Öte yandan, her ne kadar ülkemizde konut ihtiyacı artsa da yeni konut satışlarının aynı oranda yükselmediğini de görüyoruz. 2018 yılından itibaren yeni konut satışı oranları azalan bir ivme çiziyor. Ayrıca, deprem bölgesi faaliyetleri de özellikle son iki yıldır inşaat sektörünün ana etki unsurları arasında yer alıyor. Son iki yılda bölge ihtiyaçları için yaklaşık 1,5 trilyon Türk Lirası kaynak harcandı. Tabii bu durumdan bir ders çıkarmak gerekiyor. Eğer bu kaynağı deprem olmadan önce kullansaydık can kayıplarının da önüne geçebilirdik.’’