Başkent Ljubljana, Art Nouveau ve barok mimarisiyle dikkat çekerken, Skofja Loka, Piran ve Maribor gibi küçük kasabalar tarih ve kültür meraklılarını cezbediyor. Ljubljana’da Contemporary Art galerisi Cukrarna, Ulusal Galeri ve Plecnik Evi gibi noktalar sanat tutkunlarını bekliyor.
Ayrıca Ptuj’daki Kurentovanje karnavalı ve Skofja Loka’daki Tutku Oyunu gibi geleneksel festivaller, ziyaretçilere canlı kültür deneyimleri sunuyor.
DOĞASEVERLER İÇİN SLOVENYA BİR CENNET
Julian Alpleri’ndeki Triglav Milli Parkı, Bled ve Bovec kasabalarından kolay erişilebilen yürüyüş parkurları ve Soca Nehri kıyılarıyla öne çıkıyor. Karavanke Sıradağları ve Pohorje dağları ise hem zorlu hem de sakin yürüyüş rotaları sunarken, Kocevje’nin bakir ormanları nadir vahşi yaşamı koruyor.

HARİKA LEZZETLERİ BİR ARAYA GETİRİYOR
Slovenya’nın gastronomisi ise Alpler ve Akdeniz’in lezzetlerini bir araya getiriyor. Yerel ürünler, taze deniz ürünleri, peynirler ve aromatik otlar hem geleneksel yemeklerde hem de Michelin yıldızlı restoranlarda öne çıkıyor.
Julian Alpleri’ndeki Hisa Franko’da şef Ana Ros’un “sıfır kilometre” yaklaşımıyla hazırlanan yemekler, tamamen yerel ve doğadan toplanmış malzemelerle servis ediliyor.
Rudolf Abraham’ın haberine göre Slovenya, doğal güzellikleri, zengin kültürü ve özgün mutfağıyla, tatilcilere hem huzurlu hem de unutulmaz bir butik deneyim sunuyor.
The Guardian’ın “Welcome to Slovenia: a land of medieval castles, sprawling forests and a Passion Play” başlıklı haberinden derlenmiştir.


