Göç, dünyanın en büyük sorunlarında biri olmaya doğru ilerliyor. İnsanların bulunduğu yerden başka bir yere ekonomik, siyasal ve sosyal sebeplerden dolayı gerçekleştirdiği yer değişikliği olan göç hareketliliği gittikçe artıyor. EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Yasemin Zaimoğlu, İstanbul’dan Göç Edenler tercih ettiği İlk üç şehrin Kocaeli, Ankara ve Tekirdağ olduğunu açıkladı.
İstanbul’un en çok göç alan illerin başında geldiğini belirten. EVA Gayrimenkul Değerleme Personeli Yasemin Zaimoğlu, “İstanbul öte yandan en çok göç veren illerin de başında geliyor. TÜİK verilerine göre 2019- 2023 yılları arasında İstanbul’dan göç ilk 10 şehir sıralamasında son dört yılda dikkati çeken nokta Kocaeli’nin ilk sırada yer alması. Kocaeli’ni temelde Ankara, Tekirdağ, İzmir ve Bursa takip ediyor. 4 yıldır listede yer alan Sakarya ve Antalya ise 2023 yılı göç verilerinde yer almazken, İstanbul her sene daha fazla göç vermektedir.” dedi.
İlk 10 şehir sıralamasını mercek altına alan Zaimoğlu, şöyle devam etti.
Muğla ve Antalya listede yer almadı
“Bu sıralamalarda sanayileşmenin fazla olduğu dolayısıyla da iş imkanlarının çok olduğu illerin yer aldığını ve İstanbul’a kıyasla konut satış ve kira fiyatlarının daha uygun olan illerin olduğunu gözlemliyoruz. Bu verilere bakarak önümüzdeki senelerde de Kocaeli, Tekirdağ, Ankara, İzmir ve Bursa’nın listede varlığını sürdüreceğini ayrıca listede daha önceki yıllarda da bulunan Tokat ilinin listede varlığını devam ettirebileceği düşünülmektedir. İstanbul’dan yapılan Muğla ve Antalya’ya göçün listede varlığını sürdürürken 2023 yılında listede bulunmaması da ayrıca dikkat çekmektedir.
İstanbul’un aldığı göç verilerine 2019- 2023 yılları arasında İstanbul’un göç aldığı ilk 10 ile baktığımızda, İstanbul’un göç verdiği illerin de bulunduğunu ve bu illerin ortak özelliklerinin iş gücü olduğunu gözlemleyebiliriz. Toplamda rakamları analiz ettiğimizde İstanbul’un verdiği göçün aldığı göçten 2020, 2021 ve 2022 yıllarında fazla olduğu ancak 2023 yılında İstanbul’un verdiği göç ve aldığı göç farkında önceki yıllara göre ciddi artış yaşandığı gözlemlenmiştir. Listede daha önceki yıllarda yer almayan Hatay ve Malatya illerinin Şubat 2022 depreminden sonra yaptıkları göç sebebiyle listede yer aldığı düşünülmektedir.
Nüfus Yoğunluğu İncelemesi
İstanbul’dan yapılan göç sebebiyle son 3 yıldır nüfus yoğunluğu düştü
Nüfus yoğunluğu birim alanda yaşayan kişi sayısı olarak ifade edilir. İstanbul’un aldığı ve verdiği göç bilgilerinde yer alan illerin nüfus yoğunluğu incelendiğinde, İstanbul’dan yapılan göç sebebiyle son 3 yıldır nüfus yoğunluğunun düştüğü, İstanbul’un göç verdiği şehirler arasında yer alan Kocaeli, Tekirdağ ve Ankara’nın nüfus yoğunluğunun arttığını ayrıca İstanbul’un göç aldığı ve verdiği iller arasında yer alan Ankara’nın nüfus yoğunluğunun artmasının sebebinin verdiği göçün aldığı göçten az olduğu ortaya çıkmıştır.
Konut Satış verileri ve Göç İstatistiklerinin İncelenmesi
Balıkesir son üç yıldır listeye girdi
TÜİK’ten alınan, 2019- 2023 yılları arasında gerçekleşen konut satış verilerine göre, İstanbul’dan göç edilen şehirlerin başında gelen Kocaeli, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya konut satış sıralamasında son dört yıldır ilk onda yer almaktadır. 2020, 2021 ve 2022 yıllarında listede bulunan Tekirdağ 2023 yılında yer almamaktadır. Balıkesir son üç yıldır listeye girmiş durumdadır.
Göç hareketliliğinin en temel sebebi iş olanakları
TÜİK’ten alınan verilere baktığımızda, daha önceki yıllarda yaşanan göç hareketliliğinin en temel sebeplerinin iş olanakları, konut fiyatları olduğu düşünülürken 2023 yılında yaşanan göç hareketinin 6 Şubat 2023 depremi etkilerini barındırdığını, İstanbul’a göç eden iller arasında daha önceki yıllarda bulunmayan Hatay ve Malatya illerinin bu yıl listede yer aldığını gözlemlemekteyiz. Nüfus yoğunluğu tablosu incelenirken dikkate alınması gereken hususlardan birisi İstanbul’a göç eden iller listesinde yer alan ve depremden etkilenen Hatay ve Malatya’nın nüfus yoğunluğunun düşmesindeki temel sebebin doğal afet kaynaklı ölümler olduğudur. Göç hareketliliğin nüfus yoğunluğundaki etkisinin ölümlere oranla düşük olduğu düşünülmektedir.
